Teknoloji

Yetişkin Filmlerinde Kullanılan Deepfake Teknolojisi İnsanların Hayatına Zarar Veriyor

Deepfake teknolojisi günahsız(!) amaçlar için kullanılmadığında günümüzde birçok insanın hayatını mahvediyor. Geçenlerde bu teknolojinin bir kadının hayatını nasıl kararttığına dair bir belgesel çekildi. Helen isimli bir yazarın fotoğraflarını çekip yetişkin sinemalarına isteği dışında ekleyen ve deepfake nedir belgesel filmin detaylarına hep birlikte göz atalım.

Teknolojinin saldırgan tarafı, bireyler üzerinde çok karanlık ve olumsuz manevi etkilere sahiptir. O da sosyal medyada paylaştığımız fotoğraflar yüzünden siber zorbalığa maruz kalmaktır.

Bazıları deepfake teknolojisi ile çekilmiş yetişkin sinemalarında fotoğrafları kullanılan kişilerdir.

Peki deepfake nedir, önce onu tanımlayalım. Deepfake, fotoğrafik yapay zeka teknolojisi kullanılarak bir kişinin yüzünün başka bir kişinin vücuduna dijital olarak eklenmesini sağlayan bir teknolojidir.

Ne yazık ki deepfake günümüz teknolojisinde çok kolay ulaşılabilen bir şey. Bir kişinin yüzünü bir oburla değiştiren belgeler, bir başkasının görüntüsü üzerinde dudak senkronizasyonu, kişinin aslında söylemediği şeyleri söylettiği bir ses klonlama tekniği ve daha niceleri…

Kısa bir süre önce çekilen bir belgesel, fotoğrafları yetişkin sinemasına ‘deepfake teknolojisi’ ile iradesi dışında yerleştirilen Helen isimli bir yazarın yaşadıklarını anlatıyor.

Rosie Morris’in yönettiği My Blonde GF (My Blonde Girlfriend), yazar Helen Mort’un bir porno sitesinde derin sahte fotoğrafların kullanıldığını öğrenmesinin ardından yaşadıklarını konu alıyor.

Helen, yetişkin sinemasında kullanılan fotoğrafların yaklaşık olarak 19-32 yaşlarına ait olduğunu ve çoğunlukla kendi Facebook hesabı, toplum içinde çekilmiş fotoğrafları ve hamileyken çekilmiş fotoğraflarından oluştuğuna dikkat çekiyor.

Helen belgeselde “Yatağın kenarında oturan bir kadın var. Kadının yüzü benim yüzüm ama ağzı benim ağzım değil. Cinsel bir eylemde bulunuyor. Bir mesaja bakıyor. Bu Resimdeki kişiyi, beni küçük düşürmeye davet.”

Helen’in atıfta bulunduğu açıklamada, “Sarışın Kız Arkadaşım” olarak tanımlanıyor ve belgesel sinemanın adı da buradan geliyor.

Helen belgeselde “Bu fotoğrafların sözde gerçek olduğunu hissettim” dedi. Yani fiziksel olarak bana bir şey yapmadılar ama kafama bu görüntüleri yerleştirdiler.”

BBC’ye konuşan yönetmen Morris, deepfake teknolojisinin Helen’in hayatını nasıl etkilediğini ve amacının seyirciye Helen’in yaşadığı paranoyayı göstermek olduğunu açıklıyor.

Morris, “Helen ile tanıştığımda şunu fark ettim: Biriyle fiziksel temas kurmadan cinsel tacizde bulunabilirsiniz” dedi.

Deepfake teknolojisi üzerine çalışan Sensity AI tarafından 2019 yılında yayınlanan bir rapora göre, bu tür sinemalarda kullanılan görüntülerin yüzde 96’sına mağdurlar tarafından izin verilmedi ve mağdurların yüzde 99’u kadındı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu