Aykut Erdoğdu’dan ‘Devletin durum raporu’: Sessizce halletmeye çalışacaktık ama…
CHP’nin 27. dönem İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun talep ettiği ‘hasar tespit raporu’ sonuçlarını sosyal medya hesabından paylaştı. Seçimi kazanmaları halinde karşılaşacakları tabloyu belirlemek amacıyla devletin tüm kurumlarını incelediklerini söyleyen Erdoğdu, vardıkları sonuçları “vahim” olarak nitelendirdi.
İşte Erdoğdu’nun Twitter hesabından yaptığı paylaşım:
DEVLETİN GENEL STATÜSÜ: Bir ay önce Genel Liderimiz Kemal Bey beni aradı. “Seçimi kazanırsak ne olacağını bilmiyoruz. Ankara’ya gidin ve tüm kurumlardan uzmanları arayın. Bir heyet kurup devletimizin durumunu, ilk ve acil çalışmalarını ve hasar tespitini çıkarsın’ diye talimat verdi. Ankara’da üç haftalık çalışmamız sonucunda vahim bir durumla karşılaştık. Normalde ille de paylaşmazdık. Bu çalışmanın sonuçları. Sonuçlar korkutucuydu. sessiz Sessizce halletmeye çalışırdık. Ama geldiğimiz noktada yaptığımız çalışmaların bazı sonuçlarını paylaşmayı gerekli görüyorum. Devletimizin ve milletimizin bekası için çalışmalarımızın sonuçlarını paylaşmayacağım. Bu işin çoğunu açık kaynaklarla yaptık. Yazdıklarımın değerinin ve benim ve meslektaşlarım için oluşturduğu tehlikenin farkındayım. Milli Kuvvetlerin genlerimizde olduğunu hatırlatayım. Ve biz bu ruhla gurur duyuyoruz. Bedel ödemek istemiyoruz. Ama ödenmesi gereken bir bedel olsa bile kaçmayız.
15 TEMMUZDAN SONRA: 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra FETÖ’nün boşalttığı timleri dolduracak nitelikli timleri olmadığı için Milliyetçi ve Kemalist timlerle çalışmak zorunda kaldılar. Ancak bu ekiplere hiçbir zaman güvenmedikleri için her kuruma gördükleri tarikat ve cemaatlerden işçi yerleştirdiler. Özel işlerini yerleştirdikleri bu işçi eliyle yürütürler. Bu işçi, güvenmedikleri, çalışmak zorunda kaldıkları Milliyetçi ve Kemalist çalışanları hep gözetliyor. Şu anda devletimizin en mahrem bilgileri bu tarikatların elindedir. En güçlü takım HAKYOLCULAR’dır. Atanmış “küçük şehzadeler” devlet adamlarını en çok rahatsız edenlerdir.
ULUSAL GÜVENLİK: Bu konudaki çalışmalarımızın tüm sonuçlarını paylaşamam. Ama şu kadarını söyleyeyim. Genelkurmay Başkanlığımızda, MİT Müsteşarlığımızda, Emniyet Genel Müdürlüğümüzde her kademede sahip çıkmamız gereken kahramanlar var. Bu kahramanlar, siyasi baskılara direnerek görevlerini ellerinden geldiğince yapmaya çalışıyorlar. Aslında bu ekipler devletin güvenliğini sağlıyor. Devletin düştüğü bu durumdan çok rahatsızlar. Bu durumu her fırsatta en üst makamlara bildirirler. Polisimiz ve askerimiz her zaman soruşturma baskısı altındadır. Ne yazık ki, doğumun ortasında aile sorunları, geçim sıkıntısı, borçluluk, manevi sorunlar ve intiharlar çok yaygındır. Ulusal güvenliğimizi yakın bir tehdit altına sokan riskler var. Bu riskleri azaltmak için diplomasi zayıf kalmaktadır. Bilhassa ekonomimizin yeterince zayıflamasını, devletimizin daha da çürümesini bekleyen odaklar var. En zayıf anımızda, en imkansız taleplerle karşımıza çıkacaklar. Durumun farkındayız. Ve her zaman takip edeceğiz. Bu konudaki son söz, Mehmetçiğimizin kanını satın alacak paranın henüz basılmadığıdır. Vekalet savaşlarının lejyonerleri olacak Millet değiliz.
FİNANS: Finans tarafında çok fazla sorun yok. Vergi tahsilatına yönelik altyapı oluşturulmuştur. Ancak vergi ödemeyen imtiyazlı şirketler var. Bunların bilinmemesi, vergi inceleme raporlarının sonuçlarının uygulanmaması ve bazı kümelerin vergilerinin uzlaşma kurullarında silinmesinden teknokratlar arasında büyük bir rahatsızlık var. MASAK tamamen kör edilmiştir. Uzman istihdam edilmemektedir. MASAK’ın izleme yetkisi sadece siyasi işler için kullanılmaktadır.
HAZİNE: Tablo Hazine’de çok ağır. Takımlar yok edildi. Bakan yardımcıları, işe alınan birkaç danışmanla işi yürütür. Teknik ekipler dahil değildir. Hazine’de gelir yönünden sıkıntı yok, vergi gelirleri çok düzgün. Ancak giderlerde, borçlarda ve şarta bağlı yükümlülüklerde feci bir artış var. Hazine, seçim nedeniyle boşaldı. Yıllık bütçede öngörülen açığın tamamına yakını harcanmıştır. Sadece BOTAŞ’ın birikmiş görev israfı 300 milyar liranın üzerinde. EYT’den gelen yük yaklaşık 200 milyar. KKM, pimi çıkarılmış el bombasını bekliyor. Deprem için en az 600 milyar lira ek kaynağa ihtiyacımız var. Gelirler birden fazla garanti ödemesine gider. Hazinenin nakit parası var gibi görünüyor. Ancak bu mevduatlar kamu bankalarından çekilemez. Çünkü kamu bankaları kara deliklere dönüştü. Hazine parayı çekerse faiz oranları yükselir. Kamu bankaları ile ilgili detayları yazamıyorum. Bu kadarını söyleyeyim. Döviz kurunda veya faizde bir hareket olursa (ki olması gerekir) canımız yanar. Ve neyi yaktık? Mevcut bütçe ile Eylül ayının başını görmek mümkün değil. En az 1,5 trilyon lira ek bütçe gerekiyor. Hepiniz ek vergilere hazırlıklı olun. Özel bankalar KGF ve KKM ile kendilerine tedbir garantisi vermiş durumda. Ancak bir kur veya faiz şoku birkaç bankayı hazinenin kapısında kurtarılmak üzere bırakabilir. Bankalarla ilgili son sözüm, takipteki alacakların sayısı gerçeği yansıtmadığıdır. Bankalar Yasası’nın kaba olduğundan daha fazlasını söylememek.
MERKEZ BANKASI: En ağır tablo Merkez Bankası’nda. Döviz rezervlerimiz -70 milyar dolara geriledi. Üstelik KKM’nin 100 milyar doları geçmesine rağmen bu rakama ulaşıldı. Şu anda zorunlu ithalatımızı karşılayacak kadar dövizimiz bile yok. Dış ticaret açığımız tarihin en yüksek seviyesinde ve bir yıl içinde 200 milyar dolar finansman bulmamız gerekiyor. CDS tarihin en yüksek seviyesinde. Yani tefeci faiziyle borç para alıyoruz. Ancak döviz bulamıyoruz. Şu anda döviz satışları ve altın ithalatı fiilen durmuş durumda. Para birimi yok. Merkez Bankası teknik olarak iflas etmiş görünüyor. Her an bir borç geri ödeme krizine girebiliriz. KRİZ DEĞİL İFLAS… Devletin geri kalanı hakkında bir şey yazmaya gerek görmüyorum. Devletimizin direkleri çürüdü. Sütunlar kesildi. 6-9 ay sonra gerçekleşecek depremle ekonomimiz çökecek. Erdoğan ve ekibi milletimizi bu enkaz altında bırakacaktır. Deprem ne kadar şiddetli, yıkım o kadar büyük, baskı ve korkutma o kadar yüksek olacaktır. Ama aç bir Milleti hiçbir güç bastıramaz. Dolayısıyla Erdoğan kazansa bile 5 yıl ülkeyi yerinden oynatamayacak ve erken seçim yapılacak.
KURTULUŞ VAR AMA BEDELİ AĞIR: Şimdi soracaksınız. Nasıl kaçarız? Sözü bozmadan söyleyelim. Kurtuluşun bir bedeli vardır ve bu bedeli hep birlikte ödeyeceğiz. Kimin ne kadar ödeyeceği merak ediliyor. Bu bedeli çalıp dövenler mi ödeyecek bu sefer yoksa yoksulluktan kırılan milletimiz mi? Şimdi neden 418 milyar doları kovaladığımızı anladınız mı? Çünkü başka çaremiz yoktu. Peki bu para tahsil edilebilir mi? Çok güçlü. Ama elimizden geleni yapacağız. Ne kadar tasarruf edebiliriz? Gelelim bir başka soruna, ek vergi almamız gerekecek. Daha az, daha çok vergi ödeyeceğiz. Aksi takdirde milyonlarca depremzede kışa evsiz girecek. Bunu karşılayamayız. Ekmek, su vs için de dövize ihtiyacımız var. Dış kaynak getirmemiz gerekecek. Başka yolu yok. Türkiye ekonomisinin saf hali bu. Mehmet Şimşek’in görevi neden kabul etmediğini şimdi anladınız mı?
ERDOĞAN KAZANMAK İÇİN VAR: Tüm kalbimle söylüyorum. Erdoğan gizlice Kılıçdaroğlu’na oy verip üzerindeki enkazı yıkmak istiyor. Ama yapamaz. Bir gün bile iktidar devredemez. Nedenini biliyorsun. Bu şartlar altında ikinci cinsiyete geçiyoruz. Biz bu seçimi bilerek ve pahasına kazanmaya çalışıyoruz. Ateşe uçan kelebekler gibi… Karar Aziz Türk Milletinindir…