Akşener: Afet kaderden ama bela Beştepe’den
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Fox TV’de İlker Karagöz’ün Çalar Saat programına konuk oldu. Gündemle ilgili değerlendirmelerde bulunan Akşener, deprem bölgesindeki izlenimlerini anlattı.
Akşener’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle oldu:
FELAKET KADERDEN FELAKET BEŞTEPE’DEN: Erdoğan’ın ayağına takılan bu hastalıktan kurtulmak için parti başkanlığı denen, her şeyin tek kişinin kararına bağlı olduğu bir sistem getirildi. Şimdi farklı olan şu: Kişinin kararına bağlı olduğu için çok hızlı ilerlemesi gereken sistemin korkunç bir bürokratik kararsızlığı ortaya koyduğunu biliyorduk, yani doğru hissettik ve bunu bu sarsıntıda gördüm. Karar veremiyor. İnsanoğlu tüm bu yanlışların arka planında birincisi beceriksizlik, beceriksizlik, uçarılıktır ama tam tersine bu tek adam sistemiyle hızlı bir şekilde alınması gereken kararlar alınamamıştır. Kimsenin duymadığı, tepeden talimat olmayınca hiçbir bürokratın hareket etmediği bir sistem. Şimdi evet deprem olması kader ama bu topraklarda depremin felakete dönüşmesi kader değil beceriksizliktir. Yani felaket kaderden ama felaket Beştepe’den. Maalesef bunu yaşadık. Ben devletim, yani devlet bana eşittir diyen bir iktidar anlayışı var. Bu nedenle o iktidar anlayışıyla yönetilen devlet enkaz altında kaldı.
DÜNYANIN HER KÖŞESİNDEN GELİYORLAR: Hangi şehirde yaşarlarsa yaşasınlar, hangi görüşe sahip olurlarsa olsunlar, hangi etnik kökene, hangi dini inanca sahip olurlarsa olsunlar, zengine, orta sınıfa ve hatta kısıtlı imkanlara sahip olanlara bir şeyler gösteriyorsunuz, bakıyorsunuz ve oluyor. olağanüstü bir dayanışma. Bu ortada ilginç, mesela bugün bunu söylemek muhtemelen yanlış olur. Bu durumda, felaket büyükken ve yönetilemezken felaket büyük oldu. Dünyanın her köşesinden insanlar bu felakete yardım etmek için ülkelerden geldi ve o ülkeleri yönetenlerin bu ülkenin, bu coğrafyanın, yani milletimizin durumuna karşı bir tavrı var.
KOCAELİ’DE YAPILAN HER ŞEYİ BİZ YAPTIK. : Başta Oktay olmak üzere bazı bakanların atanmış kişiler olup durup seçilmişlere hakaret etmeleri ve onlara buruk bir ifadeyle bakmaları Türkiye’de çok ama çok kaba bir davranış biçimidir. Bu aynı zamanda bazı çok yanlış şeyleri de ortadan kaldırır. Bakalım Sayın Oktay milletvekili seçilme prosedürünü kazanabilecek mi, bağımsız aday mı? Seçilmiş kişi yerine onu seçenler için harika bir aşağılama. Bu gidişten öte, 99 depreminde İzmit’ten hiç çıkmadım. Saat 3’ü 2 geçiyordu. İstanbul’da şiddetli bir sarsıntı oldu. Telefon trafiği işlendi, 15 dakikada arabaya bindik ve Kocaeli’ye gittik. Ailelerimize ulaşmaya çalıştık ve oradan geçerken bir apartman çöktü ve o binada oturan çok sevdiğim bir Hakikat Yol milletvekili Alaattin abi vardı. İlk önce buraya yumruk attım. Sonra seyahat etmeye başladık ve kendi insanımızı bulduk. Benim kendi köyüm var, herkesi oraya götürdük. İzmit’i gezdik ve ondan sonra çok hızlı bir şekilde Plajyol diye bir mahallemiz var orada bir çok binanın yıkıldığını gördüm. Ailemden beş kişi orada yaşıyor. Bu arada Gölcük’ten acı haberler gelmeye başladı. Hava açtı ve eyalete gittik. Biz ne yapabiliriz derken iki şey var, biri emtia planı, diğeri sivil savunma kurumu denen bir kurum. Diyelim ki Türkiye genelinde 7 bin resmi çalışanı var ki bu AFAD’ın benzeri ama o işçinin o günün kurallarıyla eğitim görmüş 35 bin sivili var. Bu hangi yasaya göre eğitiliyor? Vatandaşlık görevi olarak. İçeri girdiklerini gördük ve saat 8’de asker harekete geçti. Ardından saat 13:30 sıralarında rahmetli Demirel geldi. Demirel’i ağırladık, şapkayı çıkardı hiç unutmam, burası TÜPRAŞ’a mutlaka baktı, birinci önceliğiniz burayı söndürmek olacak. Ardından öğle saatlerinde Sakarya’dan rahmetli Ecevit bir açıklama yaptı. Ertesi günden itibaren İzmit’in başına, dönemin Devlet Bakanı olan Hasan Gemici Bey’i getirdiler. Hasan Bey, ben DYP Milletvekiliyim, o Refah Partisi Osman Pepe Milletvekilidir. Davet edildik. Hasan Bey her sabah STK’larla toplantı yaptı. Ve aldığımız tüm bilgileri aktardık. A partisi ve B partisi diye bir şey yoktur. İktidardaki muhalefet oradadır. Bana daha çok düşen şey köyleri gezmek, kadınların çoğunlukta olduğu yerleri gezmekti. Bir gün sonra başlayarak, Hasan Bey’in başkanlığında sistemli bir şekilde toplandı, görüştü ve bilgilerin yerine getirilmesini sağladı. Bugün açıklamalar Oktay Bey’e düşüyor. Erdoğan’ın yerinde ben olsam bütün siyasi partilerin genel başkanlarını arayıp davet eder ne yapalım arkadaşlar sabah 8’i geçmemek şartıyla söylerdim. Kocaeli’de yapılanların hepsini biz üstlenirdik. Bu olmayınca 2009’da sivil savunma kanunu kaldırıldı. AFAD’a verilen görevler çok yüksek ama bir hazırlık var mı? HAYIR.
AFAD SON 14 AYDA YETERLİ MALZEME SATIN ALMADI: 19 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 2. gününde deprem bölgesinde kilometrekare başına 0,69 Mehmetçik bulunurken, 6 Şubat depremlerinin ikinci günü olan 8 Şubat 2023’te bu sayı kilometrekare başına 0,03 oldu. Yani Marmara depreminde 2 gün deprem bölgesinde kalan Mehmetçik sayısı, 6 Şubat depreminde 2 gün afet bölgesinde kalan Mehmetçik sayısından 23 kat fazla. AFAD, son 14 aydır yeterli malzeme alımını gerçekleştiremiyor. Şimdi bakın bunun sebebinin bütçeden diğer kurumlara yapılan transferler nedeniyle yeterli mali kaynağın olmaması olduğu bilgisini aldık. Başta Suriye olmak üzere diğer ülkelere birçok ihtiyaç malzemesi gönderildiği için afet sonrasında kullanılamadığı ileri sürülüyor. Bunlar çok ciddi tezler. Hepimizin parasıyla oraya sıhhi tesisat alınıyor ve buraya sıhhi tesisat getiremiyorsunuz. Bu tez AFAD depo kayıtlarında yer almaktadır ancak deprem bölgesine usulüne uygun olarak teslim edildiği bilinmeyen 19.859 seyyar tuvalet bulunmaktadır. Hanımlar benden tuvalet istediler. 7 gün gittim ve 7 gün üst üste oradaydım. 7 gün boyunca her gün bir yere bakın 19 ve 859 seyyar tuvalet ve mutfak takımı ile ilgili durumu açıklıyor gibi görünüyor. Yani böyle bir şey gitti, gönderdiler. Örneğin çadır ve benzeri konular için durum geçerli. Bakın, farklı bir şey var. Özgeçmişlerine ulaşılabilen AFAD’ın 65 il müdürlüğünden sadece 15’i arama kurtarma hizmetleriyle doğrudan ilgili olan yer bilimleri, İnşaat ve Sağlık Bilimleri alanlarında lisans düzeyinde eğitim almıştır. Bu 15 il müdürünün hiçbiri deprem bölgelerinde görev yapmıyor. Geri kalan 50 il müdürünün 38’inin Anadolu Üniversitesi’nden mezun olması ve bu il müdürlüğünden birçoğunun örgü eğitiminden değil açık öğretimden mezun olması takdire şayandır.
ÇOCUKLARIMIZ VAR: Kocaeli’de ilk 10 gün çocuk çalındı biz farketmedik. Üç tipi çalınıyor, 0 yaşındaki bebekler Batılı ailelere 50-70 bin dolara satılıyor. Sonra bir kısmı org için, bir kısmı da seks için çalınır. Bu depremde ilk seslendiğim şey çocuktu. Bu beyin sarsıntısında aile ölür ve çocuk bir şekilde hayatta kalır. Pazarcık’taki ağabeyime dedim ki şimdi ne yapacaksın bu komşunun anne babası ölmüş bir çocuğu varsa veya burada başka yerlerde çocuğu varsa kızıma sen bakacaksın. Mutlaka devlete teslim edeceksiniz. Yani kurumlara teslim edip bize haber vereceksiniz. takip edelim Mesela bu şekilde evlat edindiğimiz çocuklar var. Onları bize takip ediyoruz. Aynı zamanda mutlaka bir sosyal hizmet uzmanı görevlendirmeli ve ondan sonra ilgilenilecektir. Mesela Devlet Demiryolları o dönemde trenleri kaldırıyordu. Her inişinde 10-15 çocuk kaybediyordu. Sonra bu fark edildi. Burada fark edildi ve sonra mühürlenmeye başladı. Onun için o kadar kolay değil. Örneğin uzun süredir refleksleriniz var ve ailenizden herhangi biri size adresini bildirmek zorunda. Yine, bunlar büyük görünen küçük yerlerdir. Ancak İstanbul’un birçok yerinde alet olan konteynerler vardı. Buluşma yerleri nerelerdi? Kapların içinin dökülerek alındığı görüldü. İstanbul Tanrım, koruyucu tedbirler alınmazsa Türkiye yanar! Yollar değerlidir. Buluşma yerleri gitti alışveriş merkezlerini yaptılar.
BU DEPREM SİYASETİN HER ŞEYİNİ SIFIRLADI : (AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in “Cumhur İttifakı olarak sahadayız” sözlerine) Yazıklar olsun! Böyle bir dönemde buradan siyasi çıkar sağlanmaya çalışılır. Yazıklar olsun sana. Bakın bu milletin öngörüsü onlara neler yapacak. Erdoğan’ın yerinde ben olsam CHP’li belediye başkanları ile AKP ve MHP’li belediye başkanlarını bir araya getirir, mesela AK Parti’nin veya MHP’nin belediye başkanını bilerek Hatay’a alırdım. İstanbul başka şehre, Ankara başka şehre. Buradan sosyal olarak bir araya gelmesini sağlardım; İki kaynağın birlikte israf edilmeden kullanılmasını sağlardım; Üçüncüsü, bu düşmanlık duygusunu ortadan kaldırırdım ve o başkanı, aslında herkesin başkanı ilan ederdim. Bakın bu şok siyasette her şeyi sıfırladı, her şey yeniden başlıyor. 5 Şubat’ta yattığı gibi 6 Şubat’ta da kimse kalkmadı. Böyle bir şey olur mu, Cumhur İttifakı aşağıda, Cumhur İttifakı yukarıda.
HİCAP DUYGULARI GİTTİ: (Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’ın açıklaması) ‘Şerefsizim, şerefsizim, şerefsizim’ diye bağırsanız ne olur, bilmiyorum. Tesettür diye bir kavram var, ayıp başka bir şey. Yahu tesettür duyguları gitti. Sen böyle bağırınca gözünün içine bakan o kadro ne yapıyor aşağıda kardeşim! En azından bir düşün! Balık her yerde kokuyor. Şimdi de binalara imar affı getirdiniz. Bir de kanun var onu ben getirdim o kanunda ne vardı biliyor musunuz? Bir yerde şok yapının depreme dayanıklılığının malikin sorumluluğunda olduğunu söylüyor. Şimdi ben parayı aldım abi sen imar affında 25 milyar lira aldın. Bari şu 25 milyar liraya bakın, deprem için toplanan paradan bahsetmiyorum. 99’dan toplam madeni paradan bahsetmiyorum. Bakın bu yeni imar affıyla 25 milyar TL almışlar. Ya arkadaş, bari paranı İstanbul depreminin o binalarının güçlendirilmesine harcasaydın. 25 milyar lira için ne yaptınız?
BUNU UNUTMA… : (İmamoğlu olayında olanları anlattı) Ekrem Bey ile ilgili Kılıçdaroğlu’nu da aradım. Beş kişi aradı oraya ben de gidiyorum dedim. Kemal Bey’e ulaşamadım. Sonuç olarak, size çok kolay bir şey söyleyeyim. Yani herşey sorun ama konu biz değiliz onu anlatmaya çalıştım. Şimdi mesela ben gittim Ekrem Bey bana dedi ki; Kalırmısınız Ayrıca genel lider olarak böyle bir genel lider seçimine katkı vermiş, Cumhuriyet Halk Partisi listesine girmiş ama Millet İttifakından bunu 31 Mart yapmayı teklif etmiş bir genel liderim. Bunların yüzde 70’inin kendilerine ait olduğunu ve olağan kuralların yüzde 30’unda bizim katkımızın olduğunu varsayalım. Bir belediye başkanı konuşurken orada durmaz kardeşim. Protokolü var, durdum. Şimdi soru şu; Bu kadın, bu kişi, bu siyasetçi neden bunları yapıyor? Ertesi gün ne halt oldu, seni aptal. Bak, bana daha ilginç bir şey söyle, her yerde aptallar var. Fırsatçı oldum, saygısız oldum, karıştırdım. Kendim için ne yaparız demiyorum. Ne yapardık? Sayın Kılıçdaroğlu’nun Almanya’ya gitmesinde bir sakınca yok. Sayın Kılıçdaroğlu’nun yanında olan o muhterem insanlar, yanımda olsalar da olmasalar da beni ararlardı. Yukarı çıktığımda Erdoğan Bey 15 Temmuz’da Hande Fırat ile görüştü… Bu mekanizma benim telefonuma kurulur, o arar ben de Kılıçdaroğlu Bey’i halka gösterirdim. Ne olurdu kardeşim? O zamanlar çok yakın çalışıyordum, istihbarat personeli bunu düşünürdü. Sonuç alamadınız. Sonra ne oldu, kaba, fırsatçı, saygısız ve burnunu sokan biri oldum. Bu nedenle her zaman SMOOTH Party üzerinden analizler yapmak yerine bu anlamda birçok şeye çok dikkat ediyoruz. (HABER MERKEZİ)
haberkartepe.com.tr